Dolar 36,4935
%0.18
Euro 37,8900
%-0.3
Altın 3.350,270
%-0.47
Bist-100 9.659,00
%-0.85

Pzt

-8°

Sal

-12°

Çar

-3°

Helil Kınay’ın ‘Özgür Özel’ dansı: Bugün var, yarın yok!

Dün Karabağlar Belediye Başkanı Helil Kınay ile ilgili yazdığım köşe yazısından sonra Karabağlar’dan ilginç iddialar gelmeye başladı...

Gelin sizi Karabağlar belediye koridorlarında kulaktan kulağa yayılan, günlük dedikodu kontenjanının neredeyse tamamını dolduran ilginç bir hikâyeye götüreyim.

Başrolde kim mi var?

 Tabii ki de skandallarıyla gündemden düşmeyen, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in bizzat risk alıp Karabağlar’a “transfer ettiği” Belediye Başkanı Helil Kınay… İnsan, “Adamı Bornova’dan getirip Karabağlar’a oturtmuşlar, nereden çıktı bu kadar iddia?” diye sormadan edemiyor.

Mevzuya dair son dedikodu şöyle: Özgür Özel’in, Başkan Kınay’a kulislerde yankılanan şikayetler nedeniyle ufak (!) bir fırça attığı söyleniyor. “Fırça” dediğime bakmayın, eminim gayet edepli bir üslupla “Nedir bu iddialar, doğru mu?” diye sormuştur!

Neticede CHP’de büyük üstat “vefa” denen kavramı el üstünde tutan bir gelenek var, değil mi? (Öyle olduğunu ümit ediyoruz.)

Ama tabii bizim Helil Kınay bu fırçadan memnun kalmamış olacak ki, yanındaki bazı belediye başkan yardımcıları ve bürokratlarla yaptığı dar kapalı toplantıda şu sözleri sarf ettiği iddia ediliyor: “Bundan sonra bizim Özgür Özel ile işimiz olmaz, dört kolla Ekrem İmamoğlu’na sarılacağız.” Yani bugünkü çeviriye göre, “Özgür Özel, sen kenarda dur, ben bu dansı İmamoğlu’yla yapacağım!” tarzı bir çıkış.

Şimdi, ben de merak ediyorum: Helil Kınay, şu meşhur belediye meclis toplantılarında hop oturup hop kalkarken, bir yandan kulislerde bu kadar “esnek” davranmak nasıl bir strateji?

Herhalde “Siyaset, esnekliği sever” sözünü biraz fazla ciddiye almış olacak ki, bir omurgalı duruş bekleyenlere karşı “Hadi canım oradan!” misali davranıyor.

Karabağlar’daki CHP kulislerine şöyle bir bakıyoruz: Kınay’ın sözleri “vefasızlık” olarak yorumlanıyor. Kimileri diyor ki “Yahu Özgür Özel, bu kadar riski göze aldı, şimdi Kınay’dan bu çıkış hiç yakıştı mı?”

Başkaları da “Herkes kendine bir kurtarıcı arıyor, Kınay da İmamoğlu’nda karar kılmış” diyor. Meseleye bir başka açıdan bakınca, insan şunu da sormuyor değil: Kınay, yarın bir gün İmamoğlu’yla ters düşerse, aynı hızla “Dört kolla kimseye sarılmayacağız, Kemal Bey’e dönelim” diyebilir mi?

Malum, siyaset bu, dün ‘efsane’ dediğine bugün ‘mesele’ dersin.

Sonuç itibarıyla, Karabağlar’ın belediye başkanı, skandallarla dolu günlerine bir yenisini daha eklemiş oldu. Bize de arkaya yaslanıp bu ironik tabloyu seyretmek düşüyor.

 Tabii, bir bardak çay eşliğinde…

 Çünkü siyaset, her gün ayrı bir dizi bölümü gibi…

 Kim kimi savunuyor, kim kime “güle güle” diyor, bakıyoruz, kah gülerek kah şaşırarak izliyoruz.

Ne diyelim, Helil Kınay’ın siyasi sahnedeki adımları artık bize sürpriz olmaz. Yarın “Ben aslında Genel Başkan’la aramı düzelttim” diye bir açıklama yapsa da kimse şaşırmayacak.

Ama ondan evvel, “Dört kollu sarılma”nın ne derece sağlam bir sarılma olduğunu da hep beraber izleyeceğiz. Siyaset denen oyun, perde kapanana dek sürer… Bakalım hangi aktör, hangi sahnede alkışlanacak ya da ıslıklanacak?

Biz kenardan izlemeye devam!

Son olarak şu  meseleye gelelim...

Karabağlar Belediye Başkanı Helil Kınay, kendisiyle ilgili eleştirel haber yapan gazeteciler için ne demiş? “Bunlar AK Partili!”

Şimdi bu cümleyi şöyle bir tartalım:
Bir belediye başkanı düşünün… Hakkında çıkan eleştirel haberlere karşı verecek cevabı, gösterecek bir icraatı, savunacağı bir politikası yok… Ne yapıyor? Gazetecileri yaftalıyor! “Bunlar AK Partili” diyerek konuyu saptırıyor, basit bir siyasi taktikle eleştirileri savuşturmaya çalışıyor.

Peki, bu ne anlama geliyor?

  1. “Beni eleştiriyorsanız mutlaka AK Partilisiniz” gibi tuhaf bir mantık yürütüyor. Eleştirinin sadece muhalefetten gelebileceğini sanıyor.
  2. Kendi partisi içinde eleştirenlere ne diyecek?
  3. Bugün gazetecilere “AK Partili” diyen Kınay, yarın CHP içindeki muhalif seslere de aynı yaftayı mı yapıştıracak?
  4. Gerçeklerle yüzleşmek yerine mağduriyet yaratıyor. Kendi hatalarını kabul etmek yerine, kendisini eleştirenleri hedef gösteriyor.

Şimdi bir an için duralım ve şunu düşünelim:
Helil Kınay’a göre gazetecinin görevi nedir?

Belediyeyi alkışlamak mı?

Övgü dolu manşetler atmak mı?

Yoksa gerçekleri yazmak mı?

Eğer işinize gelen haberler iyi gazetecilik, işinize gelmeyenler “AK Partili” olmaksa, o zaman bu işin adını koyalım: Siz gazetecilikten değil, propaganda mekanizmasından bahsediyorsunuz.

Helil Kınay’a küçük bir hatırlatma yapalım:
Gazeteciler ne CHP’nin ne AK Parti’nin ne de başka bir partinin emir eri değildir. Gazeteciler, kamuoyuna doğruları anlatır. Sizin hoşunuza gitmiyorsa, belki de dönüp aynaya bakmanız gerekiyordur, değil mi?