Tek kişilik demokrasi: CHP’nin ön seçim tiyatrosu
CHP büyük bir demokrasi şöleniyle ön seçime gidiyor!
Sandıklar kurulacak, adaylar yarışacak, parti tabanı iradesini ortaya koyacak...
Öyle mi?
Değil tabii ki!
Çünkü yarışan tek bir kişi var: Ekrem İmamoğlu.
Evet, yanlış duymadınız.
CHP’nin cumhurbaşkanlığı adaylığı için düzenlediği ön seçimde sadece tek bir isim var.
Başka bir aday çıkmadı, çıkamadı, çıkarılmadı...
Parti içindeki çekişmeler, dengeler, hesaplar derken sonunda 'demokratik yarış' adı altında tek kişilik bir gösteriye dönüşen bir süreçle karşı karşıyayız.
Ama asıl bomba burada bitmiyor.
İmamoğlu, adaylık başvurusunu bizzat kendi yapmadı. Kendi yerine avukatını gönderdi
Evet, bizzat gitmeye gerek duymadı.
Ne gerek var değil mi?
Halihazırda ‘İmamoğlu tek başına CHP’ imajı varken, partiyi zahmete sokmanın âlemi yok!
Bazılarına göre bu durum 'kibir' göstergesi. 'Ben buradayım, adayım, kimse benimle yarışamaz, git avukatım halletsin' mesajı veriyor. Kimilerine göre ise 'partinin üstünde bir konumda olduğunu düşündüğünü' gösteriyor.
Sonuçta Ekrem Bey'in siyasette kendine biçtiği rol belli: CHP'nin üst aklı, değişimin lideri ve tabii ki 'demokrasi kahramanı'.
Ancak işin en ilginç tarafı şu: CHP bir ön seçim düzenliyor ama tek aday var.
Bu durumda seçimin ne anlamı kalıyor?
Seçim dediğin, seçenek sunar.
Bir kişiyle seçim olmaz.
Bunun adı yarış değil, onay mekanizması olur.
Madem rakipsiz, madem parti içi dengeler ona çalışıyor, o zaman ön seçim tiyatrosunu sahneye koymanın manası ne?
CHP, bu demokratik komediyi uzatmadan, doğrudan ‘Ekrem Bey bizim adayımızdır’ dese de herkes rahat etse olmaz mı?
Kendi içinde çelişkilerle dolu bir sürecin tam ortasındayız.
CHP, demokrasiyi ne kadar ciddiye alıyor, ne kadar göstermelik süreçlerle ilerliyor, bu soruların cevabını herkes kendi versin.
Ama ortada net bir gerçek var: Ön seçim adı altında yürütülen bu süreç, koca bir tek kişilik tiyatrodan ibaret.
Perdeyi kapatın, oyunun sonu belli.